Sort:  

Hadi olsun!
Dedim. Hem tarihe hem de kendime bi şanş vereyim.. Cemal Hoca çok bilgili, dolu dolu konuşuyor. Uzunca iki video izledim. Ama ı ıh :/

Yeniçerilerin zamanında çıkan bir mecmuada padişaha ne dedikleri ya da 1672'de padişahın avcılık delisi olduğu için Köprülüler'in daha çok hüküm sürdüğü.. gibi detay şeyler
ve hatta 1. Dünya savaşı, Viyana kuşatmaları, Osman oğullarının Karaman oğullarıyla savaşları vb.. o kadar ilgimi çekmiyor ki, şu anda bile kendimi Kardaşiyan'ları sayıyormuş gibi hissettim o derece :)

Bana göre tarih, biraz araba gibi. Şanşızman dişlisinin kaç devir yaptığını bilmiyorum. Gerektiğinde bu bilen bir Uzmana ulaşabileyim yeterli. Siyaset, uluslararası politika ya da devletle ilgili bir vazifem de olmadığına göre şahsi hayatımda, ders çıkarılacak olaylar dışında çok da gerekli olmayacak gibi..

Bununla birlikte, içinde savaş, taht oyunları değil de bilim ya da sanat olan tarihi hikayelere kapım açık sanırım. Zira Beethoven - Ay ışığı sonatının hikayesi, Madam Curie'in radyasyona rağmen mücadelesi, Einstein'ın başına gelenleri oturup kendim araştırabiliyorum zaman zaman..

Yorumunuz vesilesiyle, tarihle ilgili yanlarımı yeniden gözden geçirmiş oldum teşekkür ederim ;)

Anlıyorum sizi. :) Ancak yine de itiraz edeceğim müsaade edersiniz. Özellikle de araba-tarih analojinize. Tamam kabul uzmanlaşma, işbölümünün olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Ancak gündelik problemlere yönelik uzmanlaşmaya benzer bir uzmanlaşmanın tarih, felsefe, hukuk, kısacası sosyal bilim alanlarında da olması gerektiği fikri bence tartışılması gerekir. Özellikle sosyal bilimler tarihine bakıldığında Aydınlanma sonrası disipliner bölünmeler alanları kendi içine çökertti. O yüzden şimdilerde özellikle disiplinlerarası çalışmalardan dem vuruluyor, ki siz de mutlaka duymuşsunuzdur. O yüzden bahsettiğiniz gibi bir "uzmanlaşma" birbirinden kopuk alanlar üzerinde temellenir ancak. Bunun totalitaryenizme götürülecek boyutları bile var. Çünkü uzmanlaşma aynı zamanda tekelleşmeyi de getirir. vs. vs..

İkinci itiraz edeceğim nokta, politika sadece vazifesi olanlara ait bir alan olduğunda orası aynı zamanda özgürlüklerin kısıtlandığı, oligarşik bir yer olacaktır. Yanlış anlaşılmasın politikayı sadece "oy verme" davranışına indirgemiyorum. Ancak en nihayetinde hepimiz (ve evet o araba tamircisi de) oy veriyoruz. "Tarih"siz verilecek her oy da George Simmel'in "blase" tavır dediği tavra girer. Bu tavrın nihai çıktısı da propagandaya ve "egemen olan"ın çıkarlarına açık olmak olacaktır.

Özetle politika iyidir. İyi politika da bir "hafıza"ya (yani Tarih'e) ihtiyaç duyar. :)

(Gecikmiş cevap için kusura bakmayın; işler güçler, buradan bir müddet uzak kaldım. Ve ayrıca yorum için de teşekkür ederim. Bu tarz "sohbet"leri ve "fikir teati"lerini çok severim.)