Devlet Fikri ve Anarşizm felsefesi
Devlet Fikri ve Anarşizm Düşüncesi
İnsanlar var olduklarından beri bir düzene ihtiyaç duymuşlardır. Bu düzen ihtiyacı ise beraberinde güç ve otorite kavramlarını getirmiştir. İnsan özgürlüğüne düşkün bir varlıktır; ancak toplumun geneli için bir düzenin sağlanması ve bu düzenin sürdürülebilmesi adına bir otoritenin varlığı zorunlu görülmüştür.
Thomas Hobbes’a göre, insanlar bir arada yaşayabilmek için toplumsal bir sözleşme yapmalıdır. Aksi hâlde düzen içinde yaşamak oldukça zordur. Hobbes’un ünlü sözlerinden biri olan "homo homini lupus est" — yani "insan insanın kurdudur" — ifadesi, onun insan doğasına ilişkin karamsar görüşünü özetler. Bu görüşe göre insanlar, çıkarlarını korumak adına birbirlerine zarar vermeye eğilimlidir ve bu yüzden bir otorite altında yönlendirilmelidirler.
Devlet olmadan insanlar organize olamaz, birlikte hareket edip toplumu kalkındıramaz, güvenliğini sağlayamaz. Peki, Hobbes gerçekten haklı mı? Doğanın kaotik yapısından kurtulmak isteyen insanların rasyonel kararlarıyla mı devlet ortaya çıkmıştır? İşte bu noktada karşımıza çıkan alternatif bir düşünce vardır: Anarşizm.
Anarşizm: Devletsiz Bir Düzen Mümkün mü?
Bazı insanlar, devletin otoriter yapısıyla bireyin özgürlüğünü kısıtladığını ve insanları her konuda baskı altına aldığını savunur. Bu görüşe göre devlet, bir zorbalık aracıdır ve insanların özgürce yaşayabilmesi için devlete ihtiyaç yoktur. İşte bu düşünce, anarşist felsefenin temelini oluşturur.
Anarşistlere göre devlet, insanların yarattığı yapay bir canavardır. Egemenlik, bir otoritenin eline bırakılmayacak kadar güçlü ve tehlikeli bir silahtır. Devlet, halkı baskı altında tutsa da, nihayetinde bu yapay düzen yine insanlar tarafından yıkılabilir. Anarşizm, fikirlerin kalıcılığına ve bedenlerin geçiciliğine inanır: "Fikirler ölmez."
Guy Fawkes ve Devlet Karşıtı Sembolizm
Anarşizmin en çok bilinen sembollerinden biri, Guy Fawkes’tır. 1605 yılında Guy Fawkes ve arkadaşları, İngiliz Parlamentosu’nu havaya uçurma girişiminde bulunmuştur. Bu eylem, tarihsel bağlamda sadece bir saldırı değil, aynı zamanda baskıcı bir devlet düzenine karşı direnişin simgesi olarak görülür.
1600’lerin başında İngiltere’de Protestanlık resmi din hâline gelmişti. Ancak ülkedeki Katolikler, ağır baskılara maruz kalıyordu:
Katolik oldukları için ibadet etmeleri yasaktı.
Devlet görevlerinden dışlanıyorlardı.
İnançlarını gizlememeleri hâlinde para cezası ve hapisle karşı karşıya kalıyorlardı.
Bu baskılar, Katolikler arasında büyük bir öfke doğurdu. Guy Fawkes ve komplocuların amacı, İngiltere Kralı I. James’i ve siyasi elitleri — yani Parlamento’yu — yok ederek Protestan rejimi devirmek, yerine Katolik bir yönetim getirmek ve dini özgürlüğü sağlamaktı.
Girişimin Özeti:
Tarih: 5 Kasım 1605
Yer: İngiliz Parlamentosu’nun altındaki mahzen
Eylem: 36 varil barut yerleştirildi
Ancak plan, son anda yapılan bir ihbar sonucu ortaya çıktı. Mahzende nöbet bekleyen Guy Fawkes yakalandı, işkenceyle konuşturuldu ve plan çöktü. Komplocuların çoğu kaçarken öldürüldü ya da idam edildi. Guy Fawkes ise kaçmaya çalışırken düşüp boynunu kırdı, ardından cesedi parçalanarak halka teşhir edildi.
Bugün Guy Fawkes
Her yıl 5 Kasım'da İngiltere’de “Guy Fawkes Gecesi” (Bonfire Night) kutlanır. Bu gecede:
Ateşler yakılır,
Havai fişek gösterileri yapılır,
Guy Fawkes’un kuklası yakılır.
Zamanla bu gün, sadece tarihsel bir anma olmaktan çıkmış, devlete karşı isyanın sembolü hâline gelmiştir. Özellikle “V for Vendetta” filminden sonra Guy Fawkes maskesi, otoriteye karşı çıkan birçok insanın simgesi olmuştur.
Son Söz
“İnsanlar yaşamak için yaptıkları anlaşmada, belki de toplumlarını daha yaşanmaz hâle getirdiler.”
Bu cümle, devlet fikrine eleştirel bir bakışla yaklaşanların temel düşüncesidir. Devletin ortaya çıkışı, bir çözüm müydü yoksa daha büyük sorunların başlangıcı mı? Bu sorunun cevabı, hâlâ günümüzde tartışılmaya devam etmektedir.