Bir Kısa Öykü Güvercinlerin Dili
GÜVERCİNLERİN DİLİ
Uçmak, size hiç uçmayı anlattılar mı? Ya da uçmanın hayalini kurdunuz mu hiç? Küçük bir çocukken saatlerce güvercinlerin kanat çırpışını izlerdim. Öyle küçümsemeyin, amcam için her şeyden önemliydi, o küçücük kuşlar. Benim içinse nasıl diyim uçmanın gizemini saklayan birer savaşçıydılar. Gökyüzünde kalabilmek için saatlerce rüzgarla savaşırlardı. Çoğu zaman yenerdi rüzgarı ve gökyüzünde saatlerce zafer turu atarlardı, bazense rüzgar; ordusunu toplayıp, ani bir baskın yapardı o küçücük askerlere. Onlar gökyüzünde birer savaşçıyken, yuvalarında savunmasız hayvanlardan başka bir şey değillerdi. İşte, böyle durumlar da yenerdi rüzgar onları.
Biz insanlarsa bu savaşın, sadece izleyici kısmındaydık sadece izlerdik. Yine böyle bir gündü ilk defa rüzgarın, o yuvalarında savunmasız kalan kuşlara, böyle öfkeli saldırdığını gördüm. Yuvalarını yıktı, yavrularını öldürdü, hatta daha yumurtadan çıkmamış, o gökyüzünün hakimi olabilecek onurlu, savaşçı adaylarını bile yok etti. Artık bu savaşa daha fazla seyirci kalamazdım. Koşarak amcama gidip rüzgarın güvercinlere yaptıklarını anlattım ve bizler ilk defa tarafsızlığımızı bozup, doğanın dengesine meydan okuyarak rüzgarla savaştık. Geri de kalan onurlu savaşçıları, ev dediğimiz o barınaklarımıza aldık.
Gözlerin de ki korku bugün bile aklımdan çıkmıyor. O gün bana belki de iyiliğimin karşılığıdır bilinmez nasıl uçulacağını öğretmek istediler. Gözlerinin içine baktığımda, bana bir şey anlatmaya çalışıyorlardı biliyordum ama dillerini bilmediğimden anlayamıyordum. Yine de anlamak için gözlerimi ayırmadan bakmaya devam ettim. Ruhumun bedenimden ayrılabildiğini işte o an hissettim. Ruhum bedenimde değilken her hangi bir dili bilmeye gerek yok. Bütün ruhlar tek bir ortak dili konuşuyor insanca, güvercince, köpekçe değil tek bir dil. Orada birbirini anlamak hiç de zor değil. Çünkü kafanı karıştıracak binlerce kelime yok. Eğer “su” demek istiyorsan sadece “su” diyorsun yetiyor.
Artık Savaşçı güvercinlerin önderiyle konuşmaya başlamıştık.
-Binlerce yıldır dünya denilen bu köhne yerde yaşıyoruz. Daha önceleri de siz insan türlerinden bazılarıyla iletişime geçip konuştuklarımız oldu. Ama hep şu soruyu merak etmişimdir. Bizler rüzgarla savaşıyoruz. Bir çok tür de farklı türlerle savaşıyor. Peki ya siz insan türü?
-Neden kendi türünüzle savaşıyorsunuz? Biz ve diğer türlerin sizinle savaşmamasının tek sebebi bu.
-Diğer türlere karşı tarafsızken sizler kendi türünüzü öldürüp yok ediyorsunuz peki ama neden?
Kelimeler sanki boğazımda düğümlenmişti. Bu alemde bir şeyleri anlatmak bu kadar kolayken, neden? ben bu kadar zorlanıyordum anlamıyorum. Aslında böyle bir soruyu hiç beklemiyordum ayrıca ben küçücük bir çocuğum nasıl bilebilirim ki. İyi de bu alemde büyüklük ya da küçüklük yok ki sen, o ruhun sahip olacağı bütün yaşlara sahipsin bu alemde. İleride bütün bileceklerini biliyorsun zaten bu alemde. derin bir nefes alıp şöyle dedim.
+Sen güvercin türünün liderisin. Sana senin lider olmadığını söyleyen bir tane güvercin çıkmaz. Diğer türlerde de öyledir sizler bir lider seçip onun kararlarına uyarsınız.
+Oysa biz insanoğlu binlerce lider seçip, kendi bildiğimizi yapmayı tercih ederiz. Çünkü her birimiz lider olabileceğimize inanırız ve her birimizde de lider olma arzusu vardır.
+Peki ben sana bir soru sorayım senin liderliğinin amacı nedir? Güvercin sanki böyle bir şey soracağımı önceden biliyormuş gibi gözlerime bakıp gülümsedi ve şu cevabı verdi.
-Bizim ve diğer türlerin liderliğinin tek bir amacı vardır. Türümüzün devamlılığını sağlamak. Oysa siz insanoğlu milyarlarcasınız . Kendi içinizde bile birbirinizi renklerine, dillerine, boylarına göre gruplara ayırıyorsunuz. Bu da yetmezmiş gibi gruplarınızın içlerinde de bu sefer, siyasi görüşlerinize göre birbirinizi tekrar gruplara ayırıyorsunuz.
-Sizin amacınız türünüzün devamlılığından çok kendi türünüzü yok etmeye çalışmaktan başka bir şey değil. Halbuki gerçekten hep birlikte yaşadığımız bu dünyayı daha yaşanılır bir hale getirmek için uğraşsanız, biz diğer türleri de korumuş olurdunuz. Ama sizin en iyi yaptınız şey tüketmek! Yok edene kadar tüketmek. Sen henüz evrilmedin daha safsın,dünyanın sesini duyabilirsin. Bu yüzden uçmayı öğrenmek ister misin?
+Evet hem de çok! Sizin gibi özgürce uçup, gökyüzünün savaşçısı olmak istiyorum. Günlerce, aylarca uçmak istiyorum. Doya doya uçup gökyüzünde sizin gibi dans etmek istiyorum.
-Bak insanoğlu bizler daha önce de size uçmayı öğrettik. Siz o uçak dediğiniz o hava da duran demir yığınlarını nasıl yaptığınızı sanıyorsunuz? Onları bizlerden öğrendiniz.
-Madem uçmayı öğrenmek istiyorsun. O zaman bize bir söz vermelisin bizimle konuştuğunu, uçmayı bizlerden öğrendiğini kimseye ama kimseye söylemeyeceğine dair bize söz ver.
+Söz veriyorum hiç kimseye anlatmam. Peki ben kanatsız nasıl uçacağım?
-Uçmak için kanatlarının olmasına ihtiyacın yok ruhunu serbest bırak yeter..
Derin bir sessizliğin ardından ne kadar baygın kalmışım bilmiyorum. Gözlerimi açtığımda yerde yatıyordum. O gün, o an hissettiğim bir şey varsa o da ilk defa kendimi özgür hissettiğimdir.
Fotoğraf kaynak: https://postaguvercinim.net/guvercinlere-dogal-doping-sevgi/
Yakın zamanda bir tanıtım yazısı da yazabilirsin, seni yakından tanımak isteriz :) Örnek yazı olarak : Bonjour Steemit, Here I am! . Kullanılan tag'lere ve konsepte dikkat ederek, kendini tanıttığın buradaki hedeflerinden bahsettiğin bir içerik güzel olur. Tabi mecburi değil, sadece öneri :)