Bir aşk
Bir nefes kadar muhtaçken odana,
Örtme kapıları üstüme.
Dört duvarının çemberinde kalayım.
Örteceğin yorganımız olsun.
Ya da kirliyse geçmişimiz.
Bir adım daha atabilmek için birlikte,
Durduğun yer kadar eşlik edeyim sana.
Biraz daha susayım yanında.
Kalayım.
Ölsem de olur,
Sağlık olsun.
Bir kaç söz birikti dudaklarımın arasında dilini bilmediğim.
Telafuzu senden ibaret.
Yanisi sensin, imâsı sen.
Manası sensin, cevabı sen.
Bir 'ben' olsun,
'Ben'den başka her şeyi senden olsun.
Gözleri sen, sözleri sen.
Şiiri sen, şarkısı sen.
Sen;
Başımı alıp gidemediğim,
Başka kolda yitemediğim,
Ölüp ölüp bitemediğim,
İyi şeysin.
Bir kaç şeysin.
Bir çok şeysin hatta.
En çok sensin gözlerinde hayata doyduğum,
Her gün yeniden doğduğum,
Varolduğum,
Sağ olduğum.
Çoktan sevildi her şey.
İnsan,
Hayat,
Doğa,
Tanrı.
Sanki bir sen varsın sevilmeye geç kalınmış.
Öylesine duru,
Öylesine sakin,
Ölesiye tapılasıca.
Ezelden geldiğimi bilirim sana.
Hep varmışcasına.
O kadar tanıdık, o kadar yakın.
Sen,
Hep beni beklemiş gibi sanki.
Şimdiler de en büyük duam;
Gayrı düşersek bir gün,
Özlediğimiz kadar yakın olalım.
Sevdiğimiz kadar gidemeyelim.
Yine de içmek zorunda kalırsam hasretini,
Demli olsun isterim.
Kaçsın uykularım.
Müptelası olayım.
Sabah akşam isyan etsem bile, içmeden duramayayım.
Bir gün sana gel demek zorunda kalırsam eğer,
Ayakkabılarını giyemeden kapında olurum.
Yeter ki çoraplarını kurcalıyor ol çekmecende.
can't understand, can i translate