İmam Mâturîdî
İslam düşünce dünyası, epistemolojik olarak, tasaavvuf, felsefe ve kelam olarak ayrılmıştır.
Epistemoloji, bilginin doğasını, kaynağını, yapısını, olabilirliğini ve doğruluğunu inceleyen bir felsefe disiplinidir.
Tasavvuf, mistik tecrübeyi yeri geldiğinde ilahi kaynaklara da dayandırırken, kelam vahyin yorumlanmasıdır.
Felsefe ise, diğerlerinden çok keskin sınırlarla ayrışmasa dâhi, özellikle Gazali'nin felsefe trilojisinde görülebileceği gibi temelde klasik felsefe öğretisine itiraz şeklinde gelişmiştir.
Görüşlerinin içeriğinden bağımsız olarak, itirazlarını ortaya koymadan önce karşıt görüşü derinlemesine inceleyip, entellektüel anlamda yüksek performans sergileyen Gazali, felsefe standartını da belirlemiş sayılabilir.
İslam dünyası 12.yy'da felsefik anlamda gelişimini İbn Rüşd, Fahreddin Razi, Kâdî Beydâvî, Seyyid Şerîf Cürcânî gibi isimlerle sürdürmüş, Gazali yaklaşımına, bilgi felsefesi temelinde itiraz geliştirebilmiştir.
İmam Mâturîdî ise 10.yy'da zengin batı felsefesi kaynaklarına erişim imkânı, sonrakilere oranla az olmasına rağmen değerlendirmelerinde epistemolojik yaklaşıma bağlı kalır.
Kendisinden sonra gelenlere, kimi zaman yol gösterici, kimi zaman eleştiri bağlamında katkısı tartışılmazdır.
Aristo'nun mantık kuramı bilgisine dayanarak, doğru ve kesin bilginin gereklerini ve yollarını betimlemeye çalışır, filozoflarla tartışmasını dört ana mesele üzerinden ortaya koyar:
- İnancın belirlenmesinde aklın rolü
- Dinin gerekliliğinde aklın rolü
- Bilginin araçları
- Bilgi olanaklarına ve yollarına itirazlar, tezler
İnsanların farklı din ve inançlara sahip olduğunu, herkesin kendi inancını doğru diğerlerini yanlış gördüğünü, geçmişlerindeki belirli isimleri izlediklerini belirtir.
O halde, bu tekçi ve dışlayıcı gerçeklik iddiasının kaynağı bulunmalıdır der, izlenecek yol olarak akıl ve aklın verilerini önerir.
Yaklaşımının temelinde insan bulunur, bu yönüyle Fârâbî'nin felsefesine benzerlik de gösterir.
Çağlar boyunca insanlar için bir din veya öğreti çevresinde toplandıkları saptamasını yaparken ilgili dönemlerin yöneticilerinin bu esası dikkate aldıklarının altını çizer.
Bireysel bir değer olmasının ötesinde toplumsal bir gerçekliktir inanç...
Çalışmasının içeriğinde âlemin yapısına, Tanrı düşüncesine din ve inanç ekseninde felsefik yaklaşım getirerek akılcı bir yaklaşımı savunur.
Yaptığının riskli taraflarının farkındadır, ancak anlaşmazlığın çözümünde aklın tek çözüm aracı olduğunun da bilincindedir.
Mâturîdî'ye göre hem nakil hem de akıl, yaratıcının gücünün herşeye yetmesi, herşeyi bilmesi, ezeli ve ebedi hayat sahibi olması gibi sıfatlarını doğrulayan unsurlardır.
Hayatı hakkında kısa bir bilgi için:
Kaynak:
İmam Matûrîdî 'nin Filozofları Eleştirisi,
T.Uluç,
TDV, İslam Ansiklopedisi, muhtelif yazarlar
Bizim geçmişimizde de sağlam adamlar varmış meğer :)
Ne iş yapıyordunuz bu arada ?
Öyle gerçekten ...
Ben okumayı araştırmayı soru sormayı cevaplarından tekrar sorular üretmeyi seven bir mühendisim efendim...Çapraz okuma yaparak kendi aklımla ürettiklerimi paylaşmayı severim, dinlemeyi anlamayı da severim..
Hangi okul derseniz; İTÜ...
Hangi mühendislik dersem :)
O kadarını yazmayayım:)
Zaten sayımız azdı bir de bu kadar milliyetçi olunca nokta atışı olur :)
Selamlarımla
hahaha peki
asena çok iyidir bkz;