Meçhul Bir Dost'a

in #literature4 years ago

Sevgili dost,
Yüzyıllarca susmuşluğun hasretini sende dindirmek istiyorum. Anlatmak, yalnızca anlatmak, bize ait olan, kömürleşmiş hangi hislerim varsa bunlardan bahsetmek istiyorum. Akıp giden zamanın içindeyiz oysa bizim için her şey ne kadar durağan değil mi? Her şey olağan seyrinde ilerlerken biz neden keman telleri kadar gerginiz? Tınılarımız yürek yaksın diye mi, iniltilerimiz başkalarında taze sancıları körüklesin diye mi?

94705841_2536132340033801_3523600114650442925_n.jpg

Sevgili dost, bizi rüzgarlı bir günde asılan çamaşırlar gibi arafa astılar. Öyle ki her geçen gün buharlaşıyor sevgimiz. Kuruduğumuzda kaskatı kesileceğiz, üstümüze bize ait kokular silecek. Bir gün işe yaramayana dek çalacaklar bizi bizden. Sevgili dost, şu an dizlerinde ağlamaya ne kadar ihtiyacım var ama gözlerine baksam ağlarım. Seni sevdiğimi söylemeye ne kadar ihtiyacım var oysa farkındayım bunun hiçbir şeye yeterli olmadığının. Farkındayım ve farkında olmak her gün büyüyen bir urdan daha kötüdür.
Sevgili dost, görmek istediğinde her şey ne kadar şiir gibi değil mi? Ya bu hayatı kirpiklerimin ve gözyaşlarımın aşkını yaşatmak için yaşıyorsam? Artık bir şeyleri kabullenmek için kendime nedenler arıyorum. Buluyorum ve inanıyorum. Şizofrenik bulduğum her düşünceye aslında derinden derine bağlıyım. Mayası bozuk bir dünyayı pembe bulutlardan ardından izlemek ne hafif bir his, ne akıllıca bir kaçış. Asla varamayacağımız yerlere kaçmak ne büyük bir akılsızlık.
Sevgili dost, sana bu şekilde hitap etmek çok hoşuma gidiyor. Bunları okuduğuna lanet etmemeni diliyorum. Çünkü biliyorum insanı mutlu eden şeyler değil. Çünkü biliyorum tahliye edilmiş bir dünyada tek başına kalmış bir kız çocuğu için herkes üzülür. Senden bir gün mezarımda sayısız çiçeğin yeşerecek olmasının hazzını şimdiden içimde hissetiğimi ve bununla mutlu olmanı diliyorum.