Fikir Uçuşması...

in #life7 years ago (edited)

İstanbul, uğruna savaşlar verilen, kıtalar arası köprü kuran, nice medeniyetlere yuva olan ve de blablabla… Niyetim saygısızlık etmek değil. Bu cümlelerin ruhumuzda uyandırdığı etkinin zerresini zihnimize aksettiremeyişimizi tüm sessizliğimle göstermek. Defalarca üzerine spot ışıklar patlatılan bu manşetlerin niceliğine karşın niteliğinin her geçen gün yerle yeksan olmasından geliyor sitemim. Çünkü dostlarım, İstanbul’u kaybediyoruz. İstanbul denilen o muhteşem şehrin yerini tuğlalarla dolu bir mezarlığa bırakıyoruz. Çünkü dostlarım, biz İstanbul’u anlamaktan her geçen gün biraz daha uzaklaşıyoruz.

istanbul-silueti_ 876850.jpg
Photo

Bir şehir düşünün. Yuvanızın, işinizin, sevdiklerinizin ve dahi hayallerinizin varlığını tüm gücüyle taşımaya çalışan. Bir şehir düşünün tüm hüznünüze karşın tüm neşenizi, tüm merhametinize karşın topyekün nefretinizi bağrında saklayan… Yurdun dört bir bucağından umutla kopup gelen yurttaşlarınızın, dünyanın dört bir yanından gelen türdeşlerinizin ağırlandığı bir şehir düşünün.

Türdeş kelimesini seçmemin nedeni ile bu yazıyı yazma nedenim aynı dostlarım. Yabancılaşıyoruz. Dünya’ya, insanlığa, bilime, edebiyata, sanata ve en çok da özbenliğimize yabancılaşıyoruz. Öyle ki bu yabancılaşmayı “hiçbir şey” yaparak gerçekleştiriyoruz. Yalnızca konuşmayı öğreniyoruz. Hollanda’dan gelen bir türdeşime, kardeşime; yabancı dedirtenlere iki kelam etmeden boyun eğiyoruz. İngiltere’den gelen, tıpkı benim gibi iki eli, iki kolu, iki bacağı olan, bunları bir kenara bırakın tıpkı benim gibi bir akla, fikre, vicdana sahip olan bir türdeşime yıllarca yabancı diyerek büyütülüyoruz. Dilimizi bilmeyişlerinden dem vurarak dillerini öğrenmekten bile kaçınıyoruz. Kelamın önemine binlerce vurgu getiren atalarımızın kemiklerini bahanelerimizle sızlatıyoruz.

Farkındayım yine karıştırdım ortalığı. Elimde değil ben de Türk’üm. İmalar dolusu imalardan ima çıkarmaya doyamaz ruhum, aklın ve mantığın ışığında yoğrulmaktansa. Ama anlatmak istediğim bir şey var dostlarım.

Pasaporta sahip olma oranı ülkemizde ne yazık ki %10.Pasaporta sahip olanlarin yonelimi ise gercekten hayal kirikligi.1 Dünya medeniyetlerine beşik olan Anadolu topraklarının, İstanbul’un sahipliğini yapan bizlerin dünyayla bu kadar alakası kesilmişken dört bir yandan doların yükselişi, üretimin eksikliği, yönetimin zararlarını dinleyip duyuyorum. Kulaklarımı tıkamak istemiyorum dostlarım. Ben de Türk’üm. Vatanımın topraklarını yuvası olarak gören bir Türk’üm. Ama bu yuvanın yine yurttaşlarım tarafından yuva olarak görülmeyişine gözleri dolu bakan bir Türk’üm. Evinizin ortasına tükürüldüğünde ne hissedersiniz ? Halınızın üstüne söndürülen bir izmarit olsa ? Elindeki kola kutusunu, çikolata ambalajını ayaklarınızın önüne bırakan bir misafir bir kardeş ister misiniz evinizde ? Ben istemiyorum. Fakat her gün ama her gün bu eziyete maruz kalıyorum. “Yabancı” diye büyütüldüğüm kimseler tarafından uğramıyorum bu eziyete dostlarım, yuvamı paylaştığım, birlikte büyüdüğüm, birlikte dava diye bağırdığım, Fatih’in, Atatürk’ün torunları tarafından uğratılıyorum bu eziyete. Ve her defasında tek bir soru doluyor zihnime, her defasında tek bir soru çınlıyor beynimde: Neden ?

-Oradan oraya atlayan bir yazarı kim takar ki ?

Sizden beni değil kendinizi dinlemenizi rica ediyorum. Göz yummayı bırakmanızı ve rahatsız olduğunuz her şeyi artık “gerçekleştirmeyi” bırakmanızı rica ediyorum. Çünkü üzülerek söylüyorum. Bunların sebebi biziz. Kendi yuvasını güzelleştirmekten aciz bir türdeşini göremeyince adına “Yabancı” diyen biz. Dış mihraklar safsatalarıyla üzerimizdeki tüm sorumluluğu atan biz. Onun bunun torunu olmakla gurur duyup, O’nların anlattıklarını dinlemeyen biz. Sen, ben, hepimiz… Bu yuvayı kuran da biziz yıkılışına göz yuman da biz.

İstanbul, Anadolu, Türkiye’min en büyük kuvveti coğrafi konumundan gelir, derler. Derler de bu coğrafi konumu para kaynağı olarak görürler. Bilmezler ki bu ülkenin konumu onca milletle iletişim kurabilme imkanından verir bizlere gücü,kuvveti, asaleti. Bilmezler ki, misafirperver olmak misafire değil ev sahibine verir hürriyeti. Gelin görün ki yıl 2018 ve bizler misafirlerimizle konuşmaktan bile aciziz. Gelin görün ki misafirlerimize çöp ve betondan başka bir şey verememekteyiz. Cumhuriyet sonrası bir eser, saygı duyulan bir millet... Neredeyiz ? Biz kimiz ?